Anna Karayorgi’nin kukla yapımı atölyesinde günlük hayatta basit malzemelerle bile nasıl kukla yapabileceğimizi düşünüp fikir geliştireceğiz.
Karagöz tekniğini düşleyerek çocuğun düşündeki bir canlıyı kağıt, saydam renkli malzemeler, dantel, kuştüyü gibi gölgesi ilgi uyandıracak materyallerle gölge kuklası formunda yaratacağız.
Türk geleneksel tiyatrosunun vazgeçilmez unsuru Karagöz’ün figürleri özel bir teknikle üretiliyor. Geleneksel olarak gerçek deri kullanılan bu figürlerin nasıl yapıldığını öğreneceğiz
Temel geometrik biçimlerin konu edildiği bu atölyede aynı zamanda çocuklara göre, saydam, yarısaydam, opak kavramlarını tartışacak ve ışıkla oyunlar oynayacağız.
Dünyaca ünlü Çek illüstratör ve sinemacı Jiří Trnka’nın stop-motion tekniğiyle çektiği ilk film olan “Çek Yılı” (“Spalicek”) dünyada bu alanda yapılmış en iyi filmlerden biri olarak bilinir.
İçmeye başlayan ve şeytanla tanışan bir çiftçi; geceyi hayaletli bir barda geçirmek zorunda kalan genç bir çocuk; bir gecede boynuz çıkaran bir adam…
Sabahhattin Eyüboğlu ve Aziz Albek’in 1972 yılında çektiği “Karagöz’ün Dünyası” kısa süresine rağmen sinemamızda Karagöz hakkında kotarılmış en etkili belgesellerden biri olarak bilinir.
Sizileri eğlendirmeyi ve güldürmeyi amaçlayan, minimum söz ve maksimum aksiyonla tasarlanmış orijinal geleneksel Çek kukla tiyatrosuna davet etmek istiyoruz.
“Solo”, insanlığın kaçınılmaz kaderiyle yüzleşmek zorunda kalan, inatçı ama nafile bir mücadele vermeye çalışan karakterlerin deneyimlerini anlatıyor.
Macaristan’dan festivalimize gelecek olan MarkusZinhaz kukla topluluğu insanlığın uçma hayalini gerçeğe dönüştüren Wright kardeşlerin hikayesini sahneye taşıyor.
Tüm yaşamın kaynağı olan su, Lakota toplumunun kıyısında dengeli ve huzurla yaşadığı bir nehirde şekil alır.
İpli kuklanın en canlı ve neşeli örneğini sunan “Neşeli Günler”, doğu ülkelerinde bir kukla geleneği olan Diego Ugalde tarafından yaratıldı.
Evvel zaman içinde Özbekistan’da bir kral göz kamaştırıcı, muhteşem sarayındaki altın tahtta otursa da bir türlü sıkıntısını içinden atamıyormuş.
Kendine has bir teknik oluşturmuş Manuel Costa Dias. Sahnede seyircinin gözü önünde, birçok küçük parçayı bir araya getirerek yepyeni bir kukla oluşturuyor.
Slovenyalı kukla tiyatrosu Nebo’nun “Oda” adlı oyunu hayatı, idealleri ve ilişkileri hakkında hayaller kuran bir genç kadının incelikli hikayesini anlatıyor.
Anadolu coğrafyası hiç şüphesiz çok kıymetli kültürlerin birleşim noktası… Altı ve üstü eşsiz değerlerle dolu olan bu topraklarda her dönemde kahramanların varlığını görmekteyiz.
18. ve 19. yüzyıl oyunlarından yola çıkarak hazırlanmış yepyeni ve dinamik bir oyun olan “Büyülü Ağaç”ta klasik bir Karagöz oyununda görebileceğimiz her ayrıntıyı bulabiliyoruz.
Denizleri temizlemekten sorumlu bir balık var! Bu balık o kadar çok çöp yemiş ki bir canavara dönüşmüş; ama iyi yürekli.
Cengiz Özek’in yazıp yönettiği “Benim Küçük Yıldızım” ülkemizde siyah tiyatro tekniğinin kullandıldığı belki de tek örnek.
Otobiyografik bir çalışma olan “Döngü” üçlemesinin birinci bölümü olan “Patikalar”, dönüşüm imgelemi üzerinden hem bir büyüme hem de bir göç hikayesi anlatıyor.
Naif Bey, kardeşi ile birlikte çekmecesinden ayağına, ayağından çekmecesine gidip gelen, kendi halinde bir çoraptır.
Öfke duygusuyla yaratılan yıkıcılığın yerine bir dönüştürücü olarak yaratıcılığı koymayı önerirken bir çözüm yolu olarak doğayı, bilimi ve sanatı işaret eder.
“Turunç’un Bahçesi” çocukların özgüven kazanmaları, yeteneklerini keşfedebilmeleri ve üretebilmeleri üzerine tasarlanmış bir oyun.
Cengiz Özek’in kendi koleksiyonundan derlenen ve her biri Cengiz Özek tarafından yapılan Karagöz Figürleri festival boyunca Feshane’de ziyarete açık olacak.